Ana içeriğe atla

"Bir Kupa Hocası": Simone Inzaghi

Dünya futbol tarihinde bazı teknik adamlar ucu kupaya giden turnuva yollarını diğerlerinden iyi yürürler. Bu teknik adamların kilit özelliklerini reaksiyon becerisi ve soğukkanlılık olarak nitelemek mümkündür. Özellikle çift ayaklı elemelerde 90 dakika üzerine kurgulanan plan kadar, 180 dakikalık yapılan bir program da takımı başarıya götürebilir. Özellikle elinizde beklentilerin nispeten düşük olduğu kulüpler olduğunda, eşleşmeleri kazanmaya dair pragmatik ve akılcı çözümler sizi başarıya götürüyor. Bunun en önemli örneklerinden biri de, bu sezon Şampiyonlar Ligi finaline uzanan Inter. En son 2010/11 sezonunda Son 16 turunun ötesini gören Inter, geçtiğimiz 12 sezona bir de UEFA Avrupa Ligi finali sığdırmış olsa da, 2009/10 sezonunda Mourinho önderliğinde yaşadıkları peri masalını tekrarlama noktasında yetersiz kalmışlardı. 2018 ve 2021 yılları arasındaki o üç sezonda değil Kupa 1'de ilerleme kaydetmek, gruptan çıkmayı bile başaramamışlardı. 2021 yılında Antonio Conte'nin tartışmalı vedasının ardından Simone Inzaghi'yi göreve getiren Inter'in, o gün itibariyle son Serie A şampiyonu olarak bir sonraki aşamaya, Avrupa'da başarı elde etmeye ihtiyacı vardı.

Simone Inzaghi, başta bahsettiğim kupa hocalarından birisi. İlmek ilmek işlediği teknik adamlık kariyerine 6 kupa sığdıran Inzaghi, bunun üçünü kupa kazanma beklentisinin nispeten düşük, konum olaraksa Inzaghi'nin getirdiği konumdan nispeten daha aşağıda olan Lazio'da kazandı. Futbolu 2010 yılında, 2 yılı farklı kulüplerde kiralık olarak 11 yıl geçirdiği Lazio'da bırakan Inzaghi, teknik adamlığa da burada, Lazio'nun alt yaş kategorilerinde çalışarak başladı. Söylediğim üzere 2010'dan itibaren ilerleyen 6 yılda bir sonraki aşama için ilmek ilmek işlediği altyapı hocalığı kariyerine 2 Italia Primavera (U19 Ligi) kupası ekleyen Inzaghi, ısrarla Lazio A takımında görev alacağı zamanı bekledi. 2016 yılında Stefano Pioli görevdeyken, Lazio'nun Roma karşısında aldığı mağlubiyet ardından göreve gelen Inzaghi, aslında o gün itibariyle Lazio için bir geçici teknik adam konumundaydı. Yazın başında Marcelo Bielsa ile anlaşan Lazio, Arjantinli teknik adamın göreve geldikten 2 gün sonra görevden ayrılması sonucunda Simone Inzaghi'ye şans verme kararı aldı. İlk yılında ligi 8. sırada bitirerek beklentinin dışında kalsa da,en nihayetinde Simone Inzaghi Lazio'nun bir efsanesiydi ve 6 yıl boyunca sabırla Lazio'nun birinci adamlığı koltuğunu beklemişti. Hemen sonraki sezonun başında Juventus karşısında İtalya Süper Kupası'nı alarak Lazio'ya 2012/2013 sezonundan itibaren aldığı ilk kupayı kazandırdı. Ayrıca 3-5-2'ye geçiş yaparak Lazio'nun oyun karakterini taraftarın ilgisini çekebilecek biçimde reforme eden Inzaghi, 2017/2018 sezonunu 5. tamamlamasına rağmen 89 golle o sezonun en çok gol atan takımı olmayı başardı. Ciro Immobile'nin 29 gol atarak Icardi'ye gol krallığına ortak olmasıyla da, 17 yıl sonra gol kralı ilk defa Lazio'dan çıkacaktı. Bu yüksek skorlu oyunun yanısıra orta sahadaki direnci ve savunma becerisini de arttıran Lazio, her geçen yıl daha az gol yiyen bir takıma dönüştü. Özellikle 2019 yılında kazandıkları İtalya Kupası ve İtalya Süper Kupası'nın ardından pandemi nedeniyle liglere ara verilen 2019/20 sezonunda, mevzubahis aranın hemen öncesinde ligde iddialı bir konumda olan Lazio, o gün itibariyle şampiyonluk iddiasını ilk kez bu kadar sesli bir şekilde dillendirmeye başlamıştı. Sezonu 4. tamamlamalarının ardından sonraki sezon Şampiyonlar Ligi gruplarından çıkmayı da başaran Inzaghi'nin Lazio'sunda efsanesi Simone Inzaghi'nin misyonu bir anlamda tamamlanmıştı.

Paralelinde 2020/21 sezonunu Antonio Conte önderliğinde şampiyon tamamlayan bir Inter söz konusuydu. Antonio Conte tartışmalı karakteri ve oyun anlayışına rağmen Inter'i Scudetto'ya ulaştırmış, 2009/10 sezonundan sonra bu kulübe bu başarıyı ilk defa kazandıran isim olmuştu. Bu dakikadan sonra taraflar arasındaki yaşanacak ayrılık tartışmalı ve şaşırtıcı olacaktı elbette. Antonio Conte başarılı teknik adamlık profilinin ardından büyük bir egoydu ve bu egolarla çalışmanın bir bedeli vardır. Gerek çalışma etiğine uyum sağlamak, gerekse bu bedelin parasal karşılığını vermek gerekliydi ve Conte'nin o gün itibariyle beklentileri Inter'in yüzünü yeni bir maceraya dönmesine sebebiyet verdi. İşte tam bu noktada Simone Inzaghi şans buldu. Simone Inzaghi, Antonio Conte'nin aksine pozitif bir futbolu önemsiyordu ve Conte'nin radikal yapısını reforme etmekte çok gecikmedi. Milan'dan gelen Hakan Çalhanoğlu, Brozovic ve çok iyi bir EURO 2020 geçirmiş olan Nicola Barella'dan oluşan orta saha yapısının yanısıra Lautaro Martinez'in gezici santrafor profilinin yanına eklediği hedef santrafor Edin Dzeko ile pozisyon merkezli, dinamik bir takım yapısı edinen Simone Inzaghi, sert bir küçülmeye giden Inter'i sezonun sonuna kadar yarışın içinde tutmayı bunun yanına da İtalya Kupası eklemeyi başardı. Üstelik o sezon attığı 84 gole karşın yalnızca 32 gol yiyen Inter, yapısının mühim assetlerini ve hocasını kaybettiği süreci yeni hocasıyla yumuşak biçimde geçmeyi başardı. 2022/23 sezonunun başında ezeli rakibi Milan'ın elinden Süper Kupa'yı almayı da başaran Inter kadrosuna yeni sezona eski golcüsü Lukaku'yu kalesine 26 yaşındaki Onana'yı, Roma'dan Mhkitaryan'ı ve Inzaghi'nin Lazio'dan öğrencileri Acerbi ve Joaquin Correa'yı ekledi. Perisic, Alexis Sanchez ve Arturo Vidal gibi yaşı yüksek oyuncuların da vedasıyla birlikte gençleşen Inter, Napoli'nin büyük bir zaferiyle tamamlanacak olan sezonu 3. sırada takip ederken, Bayern Münih ve Barcelona'nın grubunda Barcelona'nın önünde 2. sıradan çıktığı, sırasıyla Porto ve Benfica'yı eklediği Şampiyonlar Ligi'nde müthiş bir oyun üstünlüğü kurduğu 180 dakikada Milan'ı da eleyerek Şampiyonlar Ligi'nde finale yükseldi. 

Artık Inzaghi, kendisini elit teknik adam sınıfında çok önemli bir noktada konumlandıracak olan o apolete bir adım uzakta. Geçtiğimiz yıllarda yönettiği takımlarda iyi bir idarecilik ve kupa teknik adamlığı örneği sergileyen Inzaghi, şüphesiz ki Inter'i bu noktaya getiren unsurlardan en önemlisi. Manchester City'nin daha iddialı ve güçlü olduğu bu noktada, Inter'in de en az City kadar kupanın bir ucunu tuttuğunu düşünüyorum.  

Bu blogdaki popüler yayınlar

Vincenzo Montella Mucizesi

Milli takım teknik direktörlüğü koltuğu, futbolun her döneminde o koltukta oturan kişi için ağırlık teşkil eden bir koltuk olmuştur. Bir bayrağı temsilen o koltukta bulunmanızla başlayan süreç, kulüp takımı görevinin görev kapsamından bağımsız pek çok zorluğu beraberinde barındırır. Milli takım görevi, Dünya futbolunda geçmişten beri tecrübesi yeterli ve insani becerileri gelişmiş, kulüp takımlarındaki özgeçmişi geçerli kişilere verilirdi. Kulüp takımları bazında beklentilerini yerine getirmiş, amiyane tabirle bu bağlamda kramponlarını asmış isimler Milli takımlar dünyasına giriş yapar, bu görevi kendileri için yeni bir meydan okuma olarak görürlerdi. Bu meydan okumanın, bu görevin ağırlığıyla eşleştiği temel nokta, kendini kanıtlamış isimlerin bir ülke futbolu yönetilirken bu ağırlığı daha kolay süspanse edebilecek isimler olmalarıydı. Zira kadroya dahil edilecek isimlerden tutun, ortaya konulacak oyun fikri, alınan sonuçlar ve bunun benzeri pek çok husus hem bulunulan ülk...

Fransa 1984: Platini'nin Turnuvası

Fransa Milli Takımı, son 20 yılın en başarılı ve istikrarlı takımlarından belki de ilki... Son yıllarda yaptıkları atılımlarla Dünya Futboluna sayısız genç futbolcuyu kazandırarak, futbolcu yetiştiriciliğindeki önder futbol ülkesi olmayı başaran Fransa, özellikle modern futbolu ihtiyacı olan atletizmi, oyun görüşü ve oyun aklı ile birleştiren oyun anlayışına uygun futbolcular yetiştirdiler, bu sayede de üst üste turnuva başarıları elde ettiler. 1998 Dünya Kupası ile başlayan 26 yıllık süre içerisinde, girdikleri 14 turnuvada 2 Dünya Kupası ve 1 Avrupa şampiyonluğu yaşadılar. Bunun dışında 2 Dünya Kupası finaline ve 1 Avrupa Şampiyonası finaline de adını yazdıran Fransa, bu süreçte Zinedine Zidane, Thierry Henry, Marcel Desailly, Franck Ribery, Karim Benzema, Didier Deschamps, Patrick Vieira, Antoine Griezzman gibi oyuncuların dışında, son jenerasyonun lider oyuncuları Kylian Mbappe, Aurelien Tchouameni, Eduard Camavinga gibi oyuncuları da Dünya futboluna kazandırdılar. Çok ...