Ana içeriğe atla

''Fenerbahçe'de Teknik Direktör Kararı'' : İsmail Kartal


Fenerbahçe yönetimi, sezon başında büyük bir risk alarak, kadro matematiğine direkt etki edebilecek bir taktisyeni, Vitor Pereira'yı, başa getirmesinin hemen hemen 5 ay geçmesinin ardından, hocanın görevine son vererek yerine kulübün birçok aşamasında yer almış olan, camianın bilinen isimlerinden İsmail Kartal'a sezon sonuna kadar sürecek bir görev verdi. Uzun süredir beklentilerin dışında kalan, zor bir süreçten geçen Fenerbahçe'de bu kararın dünü, bugünü ve önümüzdeki sürece etkilerini tartışacağız.

Fenerbahçe'nin İsmail Kartal kararı değerlendirilmeden önce, Fenerbahçe'nin 3,5 yıllık sürecine, camianın beklentilerine ve bu beklentilere karşılık, kulübün hangi noktada konumlandığına göz atmak gerekiyor. Fenerbahçe, 2018'in Mayıs ayında seçimle, çok büyük bir güvenoyu ile Ali Koç'a başkanlık şansını tanıdı. Ardından yaşananlar; beklentilerin aksine, şampiyonluk hedefinin uzağında geçen sezonlar, teknik direktör değişimleri, camia krizleri ve istikrarsızlıktan ibaret oldu. Fenerbahçe tarihinin en büyük teveccüh ve güvenle göreve gelen başkanı Ali Koç, 2022'nin başı itibari ile kararları ve bu görev için yeterliliği sorgulanan biri haline geldi. Fenerbahçe taraftarı, beklenen şampiyonluğun her sene gecikmesiyle beraber huzursuz ve hayal kırıklığı içerisinde. Bu sezon başında, beklenmedik bir kararla Vitor Pereira'yı Fenerbahçe teknik direktörlüğüne getiren yönetim, bunun takibinde Pereira'nın oldukça dinamik ve çok yönlü oyuncuların verimine ihtiyacı olan 3-4-2-1 taktiğinin gerekliliklerini yerine getirme sorumluluğuyla karşı karşıya kaldı. Şahsi görüşüm ışığında, modern futbola bakış açısı, yenilikçi hamleleri ve oyun felsefesi bakımından oldukça tatmin edici olan Vitor Pereira ismi, camianın sabırsızlığı, takımdaki oyuncuların 3-4-2-1'e bakışı ve kendi egosu altında ezildi. Oldukça duygusal bir karakter olduğunu anlayabildiğimiz Pereira, günümüzün oyuncuya dayalı futbol sisteminde, hele ki oyun anlayışı oturmuş ve hatta tabiri caizse oyun anlayışları bakımından bağnaz olarak nitelendirilebilecek Fenerbahçe kadrosu içerisinde kendine alan yaratmaya zorlandı. 3-4-2-1 gibi, bilakis futbolun son birkaç yılında çok yönlülüğü ile dikkat çekmiş ve pek normal olarak oyunculardan da saha içerisinde pek çok donanımı bekleyen bir taktik, Fenerbahçe'nin bu günü ile hiç bağdaşmıyordu. Camianın ''denemeler'' yapmaya sabrı yoktu, Vitor Pereira ise kazanacağını, inandığı oyun anlayışı ile kazanmak istiyordu. Oldukça tezat ve birbiriyle bağdaşmayacak bu birliktelik, pek tabii uzun sürmedi. Yanlışın kimde olduğunun tartışılmasının, analiz edilmesinin kulüp menfaatleri adına bir anlamının olmasından uzakta, düşüncelerin artık faaliyete geçmesinin gerektiği bir noktada olan Fenerbahçe, bu doğrultuda hareket ederek yeni teknik direktör için arayışlara girişti. Joachim Löw isminin oldukça yüksek sesle zikredildiği bu dönem, İsmail Kartal'ın geçici bir göreve girişmesiyle sonuçlandı.

Joachim Löw isminin verilen kararda çok önemli olduğunu düşünüyorum. EURO 2020'nin hemen ertesinde, sezonu dinlenerek geçireceğini ifade eden Alman hoca, muhtemelen Fenerbahçe ile yapılan görüşmelerini de bu kararın ışığında sonuçlandırdı. Joachim Löw projesi, belki Fenerbahçe için aracı olabilecek, hocayla arasının iyi olduğu ve daha önce çalıştığı İsmail Kartal ile bağlanmaya çalışılacak. En makul senaryonun bu olduğunu düşünüyorum, zira Joachim Löw ile yapılan görüşmeler direkt olarak Ali Koç tarafından ifade edilmiş ve basında geniş yer tutmuştu. Bir planlama için acele edilmemesi, Joachim Löw'ün kararı dikkate alınması da bu senaryoyla oldukça bağdaşan şeyler. Gel gelelim İsmail Kartal ve Fenerbahçe'nin önümüzde tamamlayacak olduğu sezonuna. Hocanın bir taktisyen olarak yeterliliği sorgulanmaya açık olmakla beraber, kendisinin bu göreve istekliliği bilinen bir gerçek. Camia tarafından tanınan bir insan olması, 2014/2015 sezonunda takımın mevcut durumundan en üst düzey verimi alarak üstüne düşen görevi yerine getirmesi gibi gerçekler göz önünde bulunduğunda makul karşılanabilecek bir karar olduğunu düşünmemle beraber, muhtemel bir başarısızlığa gösterilecek sabrın da kalmadığını düşünüyorum. Fenerbahçe kadrosu oyun anlayışı oturmuş, verim alınmaya açık oyuncuların olduğu bir kadro. Doğru değerlendirildiği takdirde de göreve gelen ismin bu kadrodan en üst düzey katkıyı alabileceğini de söyleyebiliriz. İsmail Kartal, şayet saha içerisinde ve saha dışı iletişiminde doğru dinamikleri kadroya entegre edebilirse, Fenerbahçe zirve yarışında yer alacaktır. Ancak düşünülmesi gereken bir adım sonrası olduğu da bilinmesi gereken bir gerçek.

























































Bu blogdaki popüler yayınlar

Vincenzo Montella Mucizesi

Milli takım teknik direktörlüğü koltuğu, futbolun her döneminde o koltukta oturan kişi için ağırlık teşkil eden bir koltuk olmuştur. Bir bayrağı temsilen o koltukta bulunmanızla başlayan süreç, kulüp takımı görevinin görev kapsamından bağımsız pek çok zorluğu beraberinde barındırır. Milli takım görevi, Dünya futbolunda geçmişten beri tecrübesi yeterli ve insani becerileri gelişmiş, kulüp takımlarındaki özgeçmişi geçerli kişilere verilirdi. Kulüp takımları bazında beklentilerini yerine getirmiş, amiyane tabirle bu bağlamda kramponlarını asmış isimler Milli takımlar dünyasına giriş yapar, bu görevi kendileri için yeni bir meydan okuma olarak görürlerdi. Bu meydan okumanın, bu görevin ağırlığıyla eşleştiği temel nokta, kendini kanıtlamış isimlerin bir ülke futbolu yönetilirken bu ağırlığı daha kolay süspanse edebilecek isimler olmalarıydı. Zira kadroya dahil edilecek isimlerden tutun, ortaya konulacak oyun fikri, alınan sonuçlar ve bunun benzeri pek çok husus hem bulunulan ülk...

Fransa 1984: Platini'nin Turnuvası

Fransa Milli Takımı, son 20 yılın en başarılı ve istikrarlı takımlarından belki de ilki... Son yıllarda yaptıkları atılımlarla Dünya Futboluna sayısız genç futbolcuyu kazandırarak, futbolcu yetiştiriciliğindeki önder futbol ülkesi olmayı başaran Fransa, özellikle modern futbolu ihtiyacı olan atletizmi, oyun görüşü ve oyun aklı ile birleştiren oyun anlayışına uygun futbolcular yetiştirdiler, bu sayede de üst üste turnuva başarıları elde ettiler. 1998 Dünya Kupası ile başlayan 26 yıllık süre içerisinde, girdikleri 14 turnuvada 2 Dünya Kupası ve 1 Avrupa şampiyonluğu yaşadılar. Bunun dışında 2 Dünya Kupası finaline ve 1 Avrupa Şampiyonası finaline de adını yazdıran Fransa, bu süreçte Zinedine Zidane, Thierry Henry, Marcel Desailly, Franck Ribery, Karim Benzema, Didier Deschamps, Patrick Vieira, Antoine Griezzman gibi oyuncuların dışında, son jenerasyonun lider oyuncuları Kylian Mbappe, Aurelien Tchouameni, Eduard Camavinga gibi oyuncuları da Dünya futboluna kazandırdılar. Çok ...

"Bir Kupa Hocası": Simone Inzaghi

Dünya futbol tarihinde bazı teknik adamlar ucu kupaya giden turnuva yollarını diğerlerinden iyi yürürler. Bu teknik adamların kilit özelliklerini reaksiyon becerisi ve soğukkanlılık olarak nitelemek mümkündür. Özellikle çift ayaklı elemelerde 90 dakika üzerine kurgulanan plan kadar, 180 dakikalık yapılan bir program da takımı başarıya götürebilir. Özellikle elinizde beklentilerin nispeten düşük olduğu kulüpler olduğunda, eşleşmeleri kazanmaya dair pragmatik ve akılcı çözümler sizi başarıya götürüyor. Bunun en önemli örneklerinden biri de, bu sezon Şampiyonlar Ligi finaline uzanan Inter. En son 2010/11 sezonunda Son 16 turunun ötesini gören Inter, geçtiğimiz 12 sezona bir de UEFA Avrupa Ligi finali sığdırmış olsa da, 2009/10 sezonunda Mourinho önderliğinde yaşadıkları peri masalını tekrarlama noktasında yetersiz kalmışlardı. 2018 ve 2021 yılları arasındaki o üç sezonda değil Kupa 1'de ilerleme kaydetmek, gruptan çıkmayı bile başaramamışlardı. 2021 yılında Antonio Conte...