Göztepe, 2017 yılında Süper Lig'e çıkışından itibaren ligdeki konumunu - belki biraz da sallantılı bir grafikle - korumayı başardı. Takibindeki 5 sezonun ardından, Türk futbolu için marjinal bir teknik direktör örneği olan Nestor el Maestro ile bir oyun kültürü yaratmanın peşinde. Göztepe'nin bu oyun değişimini, hocanın oyun felsefesinin dayandığı parametreler ve marjinalliğinin altında yatan hikaye ile değerlendirmeye çalışacağım.
Nestor El Maestro, 1983 Belgrad doğumlu İngiliz vatandaşı bir Sırp. Asıl ismi Nestor Jevtić olan hocanın isminin ardından yatan hikaye de oldukça ilginç. Savaşın ardından İngiltere'ye göçen bir ailenin çocuğu olan El Maestro, İngiltere'de sosyal çevreye girerken Sırp olarak tanınmak istemediği için soyadını bizatihi kendisi değiştirmiş. Futbolculuğa önce West Ham, ardından Juventus'ta ve Austria Wien'de devam etti, ancak bu kariyerini sonlandırarak 2002 yılından itibaren kulübede görev almayı tercih etti. Bu konudaki ilk adımını ise futbolculuk kariyerinin sonunda yer aldığı Austria Wien'de Altyapı Antrenörü göreviyle attı. Ardından Valencia'da aynı göreve getirilen El Maestro, takibinde Schalke, Hamburg ve Hannover'de Mirko Slomka'nın yardımcılığını yaptı. Son ikinci adamlık tecrübesini Austria Wien'de geçirmesiyle beraber, artık ilk defa birinci adamlık noktasına gelecekti. Slovakya'da Spartak Trnava'nın başına henüz 34 yaşındayken geldi ve Doğu Avrupa'nın coşkulu ama sert insanının kanını taşıdığı macerasını bir de şampiyonlukla taçlandırdı. Bu Spartak Trnava takımının ilk şampiyonluğuydu ve şüphesiz ki El Maestro bu başarısıyla Slovak taraftarında derin bir iz bırakacaktı. Takibinde, görece Spartak Trnava'daki ilk adamlığa geçişi kadar ihtişamlı olmayan CSKA Sofia, Sturm Graz ve Al Tawoun dönemlerinde de inandığı futbol fikrini sürdürdü.
Nestor El Maestro'nun mevzubahis oyun felsefesine gelmek gerekirse, kendisi oynatmaya çalıştığı oyunu topsuz alanda presin yoğun olduğu, kollektif bir yapıyla tabir ediyor. Oyuncularından, takımın teknik altyapısına, yeterliliğine dayanarak doğru dinamiklerin inşaa edilmesi ile verim almayı anlayış haline getirmiş. Bu duruma, teknik donanımları bakımından yeterli olduğunu söylemenin çok da kolay olmadığı Yalçın Kayan'ın, saha içi dinamizmi sayesinde kadroda yer bulması ve Nestor El Maestro'nun onun bu özelliğinden faydalanması örnek gösterilebilir. Hoca, takımın başında geçirdiği süre boyunca saha içi diziliş olarak 3-4-2-1'yi tercih etti ve sahip olduğu oyun felsefesini bu diziliş üzerinde sergileme konusunda oldukça ısrarcı gözüküyor. Puan kaybettiği, galibiyetten uzak olduğu dönemlerde bile anlayışını bu diziliş üzerine inşaa etti Nestor El Maestro. 3'lü savunmaya geçmelerinin ardından sahip oldukları pozisyon bulma becerisini, son toplardaki başarısızlıkla tamamlayamayan Göztepe, zamanla saha içerisinde bu pozitif futbolu sürdürdükçe skora yansımaları ile meyvesini de aldı. Bu, mevcut sezon içerisinde Türkiye'de göreve gelen yabancı hocalarda oldukça sık rastlanan taktiksel tutarlılık konusunun oldukça iyi bir örneği benim nezdimde. Doğru olduğuna inanılan ve pozitif verilerle kanıtlanan bir anlayış, ısrarlı bir çaba ve istikrarla birlikte sonuca dönüşüyor. "Hayat dar alanda savunma yapmak için çok kısa." diyen Nestor El Maestro, Türk futbolunda hatırlanacak bir figüre benziyor ve bizlere izlenmesi keyifli bir futbol vaat ediyor.