Lider Trabzonspor, 25. haftasını bitirdiğimiz bugün ve hatta belki de birkaç hafta öncesi itibariyle şampiyonluk yolunda rakipsizliği kanıtlanmış bir ekip. Konyaspor'un gösterdiği performans ve başarıyı takdir etmekle birlikte, Trabzonspor'un sezon başında esas rakibi olan takımlar, Karadeniz ekibini tehdit etmek bir yana, kendi iç sorunları ile hemhal olmaktan olmayı hedefledikleri noktaya bir adım bile yaklaşamadılar. Abdullah Avcı yönetimindeki bu sezonu, hem saha içi hem saha dışı stratejisiyle birlikte zirvede götüren ve bir sürpriz yaşanmazsa böyle sonuçlandıracak olan Trabzonspor'un neyi doğru yaptığını sezon başından itibaren konuşacağız.
Trabzonspor, şehrin ve kulübün kompakt yapısının getirisi olacak ki; taraftarın beklentilerinin tamamıyla etkili olduğu bir kulüp. Diğer büyük kulüplerimiz için söylediğim, güçlü bir otoritenin bir ekstra değil, bir gereklilik olduğu gerçeği burada da vuku buluyor. 2019/2020 sezonunun bir yarısı ve 2020/2021 sezonunun başları olmak üzere 9-10 aylık bir süreci, kulübe birinci adam olarak getirilmiş isimler yerine, Hüseyin Çimşir ve Eddie Newton gibi, bir önceki teknik direktörün yardımcılığını yapmış iki teknik adamla geçmişti Trabzonspor. O dönem istikrara olan inanç ve kulübün kaynaklarına sahip çıkma çabalarıyla bu isimlerin göreve getirildiklerini tahmin ediyorum, ancak Trabzonspor'un kendini kanıtlamış bir teknik adamla çalışması camia için çok daha doğru olacaktı. Nitekim 2020'nin Kasım ayında Abdullah Avcı ile anlaşıldığında, Trabzonspor'un kendisine zaman vermesi gerekeceği aşikârdı. Abdullah Avcı'ya zaman vermemek, sabretmemek kendisinin inşaa edeceği veyahut daha iyi bir betimlemeyle inşaa etmeye çalışacağı projeye ket vurmak olacaktı, bu da Abdullah Avcı gibi masraflı bir teknik adamla çalışan kulüpler için kararlarını daha oturaklı verme gerekliliğini beraberinde getiriyordu. Bence Trabzonspor'un günümüzde geldiği noktaya dair en iyi işaret, burada Abdullah Avcı'ya gösterilen sabır ve sevgi oldu. Ziraat Türkiye Kupası'nda Adana Demirspor'a kaybedilip elenildiğinde ya da Galatasaray ve Fenerbahçe'ye evinde kaybedildiğinde camiada oluşacak bir çatlak bugün çok farklı sonuçlara mahal verebilirdi fakat bunun aksi oldu.
Çoğunlukla kaybetmeyen ve oturaklı bir oyun sistemi içinde ilerleyen Abdullah Avcı'nın Trabzonspor'u, 2020/2021 sezonunu beklenilenden daha iyi bir noktada bitirdi. Sezon bitimi ile birlikte yeni transferlerini hızlı bir şekilde açıklayarak kampa getirdi Trabzonspor. Hamsik, Fode Koita, Gervinho, Denswill, Siopis ve Bruno Peres gibi isimlerle takıma hem kenar, hem ilk 11 katkısı verebilecek isimlerle anlaşıldı. Özellikle Abdullah Avcı'nın Başakşehir'den alışık olduğumuz pas becerisi ve birlikte oynama becerisi yüksek, hazır oyunculardan kurulu kompakt oyununun temelleri bu kamp döneminde atıldı.
Başakşehir'de defanstan pasla çıkmayı talep eden organize bir oyun anlayışına sahipti Abdullah Avcı. Trabzonspor'un kadro yapısı, Abdullah Avcı'nın talepleri üzere hazır oyunculardan kuruluydu ve kadronun büyük çoğunluğu oyunun talep ettiği pozisyon bilgisine sahipti. Rakibin hücum halinde bulunduğu pozisyonlarda kendi yarı alanında setler halinde rakibi karşılayan ve kapılan bir topla, havadan uzun ya da yerden atılan paslarla üçüncü bölgeye giden takım, kilit pas atma becerisi yüksek Nwakaeme ve Hamsik gibi oyuncularla ceza sahasında topla buluşabiliyordu. Ceza sahası içerisinden 37 gole sahip olan Trabzonspor, ayrıca Bakasetas ve Hamsik gibi yaydan kaleyi deneme lüksüne sahip oyuncularıyla birlikte, hem içeride hem dışarıda golle buluşabiliyordu. Djaniny'yi de içine katmak üzere hücum hattının 3. bölgede kurduğu dominasyon bu planı oldukça iyiye taşıyordu. 2018/2019 sezonunda Galatasaray'a kaptırdığı şampiyonlukta, bu sezonla benzerlik gösterdiği gibi, özellikle deplasmanda oynadıkları maçlarda uzun toplarla topu rakip yarı alana taşımayı tercih eden Abdullah Avcı ve Başakşehir, ikinci yarıda Adebayor'un kaybedilmesiyle birlikte bu konuda yara almıştı. Bu sezon uzun top atma konusunda ligin en iyisi olan Marek Hamsik ve Cornelius gibi bir pivot birleşince, sıkışılan bir pozisyon ya da oyun kurulumunda uzun topları bir çözüm olarak edinmek Abdullah Avcı için planlardan biri haline geldi. Defansta Vitor Hugo ve Edgar Ie'nin işbirliği, Uğurcan'ın inanılmaz kalecilik performansı da bu tabloya dahil olduğunda tüm bu şartlar birleşince, ikinci yarıya yalnızca bir mağlubiyetle lider giren Trabzonspor, transferde bu iyi yapıyı daha iyi kılacak hamleleri yapacaktı.
Ligin ilk yarısında özellikle defansın solunda eksiklik yaşıyordu Trabzonspor. Bu eksiklerini, henüz transfer döneminin başında Union Berlin'de forma giyen Tymoteusz Puchasz ile çözdüler. 23 yaşındaki oyuncuyu 200 bin € bedelle yarım dönemliğine kiraladı bordo-mavililer. Polonyalı Sol Bek, hücum becerisi ve fiziksel kabiliyeti yüksek, kısa vadede Trabzonspor'un talep ettiği beklentilerin altından kalkabilecek bir oyuncu. Abdullah Avcı'nın kendisinden beklediği hücum becerilerini alacağını düşünmekle birlikte, özellikle Gael Clichy ile uyguladığı merkeze dönük oynayan sol bek becerilerini kendisinden alabileceğini düşünmüyorum, ancak orada doğabilecek bu eksiği kapatabilecek Dorukhan Toköz ve Berat Özdemir gibi isimlere sahip Abdullah Avcı. Kış transfer yapılan bir diğer transfer ise Çin'in Wuhan takımından transfer edilen Kouassi. Kendisini daha önce izlememiş olmakla beraber, Denizlispor maçında ve Konyaspor maçında profilini analiz etme fırsatına sahip oldum. Özellikle Denizlispor maçında, topla çıkma becerisiyle ve süratiyle oyunun tıkandığı dakikalarda yapacağı hamlelerle oyunun seyrini değiştirebilecek bir oyuncu profili sergiledi. Sakatlık durumunda da, verimli olabileceğini düşündüğüm Kouassi, bedelsiz olmasıyla da beraber oldukça makul bir transfer. Trabzonspor'un transfer ettiği genç oyuncuları farklı bir yazıda değerlendiririz ancak, Enis Destan ve Batuhan Kör gibi jenerasyonunun önemli isimlerinin transfer edilmesi, Trabzonspor'un hazır kadrosunun yanında uzun vadede değerlendirebilecek bir havuza sahip oldular. Özellikle Bayer Leverkusen'den gelen Emrehan Gedikli, merak uyandıran bir transfer.
Gelelim Trabzonspor'un yaptığı ve bence hem kendileri, hem ligin tümü adına bu transfer döneminde yapılmış en iyi transfere. 4,3 Mn €'ya Başakşehir'den transfer edilen Edin Visca, zaten oldukça iyi olan kadro yapısını daha da "yenilmez" hale getiren bir faktör olarak Trabzonspor'a katıldı. Edin Visca, Başakşehir'in henüz Büyükşehir Belediyespor olduğu dönemde kendisini kadroya katan eski hocası Abdullah Avcı ile buluştu. Özellikle oyunun o yönünde farklı denemelerle çözüm bulmaya çalışan Abdullah Avcı için, ligin en donanımlı kanat oyuncusunun gelmesi muhakkak çok iyi bir sonuç doğuracaktır. Ligin kilit pas ve pozisyon yaratma istatistiğinde zirvelerde Edin Visca. Kendisinin bireysel becerisi ve pozisyon bilgisi ile ilgili yorum yapmaya dahi gerek yok, zira kendisi 2011 yılından beri içinde olduğu ligimizde kendisini inanılmaz geliştirip, elit bir oyuncu statüsüne ulaştı. Trabzonspor'daki ilk maçlarında da başarılı bir performans sergileyen Edin Visca, bu sezonun benim nezdimde en iyi transferi.
Hem iyi bir kadro mühendisliğinin hem iyi bir oyun anlayışının neleri doğurabileceğini ve işin ne noktaya gelebileceğinin en iyi örneklerinden olan Trabzonspor, tesadüf olmayan yollarla ligin en iyi oyununu oynuyor ve pek çok istatistikte zirvedeki oyuncularıyla şampiyonluğa ilerliyor. Gervinho'yu ve Edgar Ie'yi sakatlığa kaybettiklerini, rakiplerinin konumlarını ve ligin takımlarının genel yapısını göz önünde bulundurursak, başarının tesadüf olmadığını, arkasında büyük bir emek ve proje olduğunu söylemek yanlış olmaz.