Galatasaray Nou Camp'ta hem tur için avantajlı olabilecek, hem de takımın mevcut formu üzerinden olumlu yorumlanabilecek bir skor alarak Barcelona ile 0-0 berabere kaldı. Oldukça iyi bir antitez oyunu oynandığını ve rakibin oynamayı istediği oyunun dışına çıkmaya zorlandığını maçın ardından herkesin beyninde bir "acaba" oluştuğunu düşünüyorum. Hiç kimsenin umudu olmadığı ve hatta farklı bir mağlubiyet alınmadığı takdirde geçer notla değerlendirilebilecek bir eşleşmede deplasmandan beraberlik çıkartarak insanların beynindeki o "acaba"yı yaratmak, sezonu tümüyle beklentilerin uzağında geçen Galatasaray için oldukça önemli. Şu noktada insanların umudunu bir rehavete çevirmemek, halen eşleşmenin favorisi olmadığını bilerek ayakları yere basan bir takım çıkartmak ve taraftarının desteğiyle futbolun mucizesini kovalamak en doğrusu olacaktır.
Gelelim maçın teknik detaylarına. Önceki yazımda Barcelona'nın oynayacağı oyuna antitez olarak belirttiğim merkezi kalabalık tutma çalışması, biraz daha rakibi 1. bölgede karşılamaktan ziyade topu rakip yarı alanda tutma çabası içerisinde olunduğu bir 4-2-3-1'le vuku buldu. Kendi oyun natürü itibariyle oyunu merkezden oynayan ve rakibin boşluklarını arayan Barcelona, hem defansın merkezindeki hem de orta sahadaki kalabalık sayesinde oyunu kanatlara yıkmak durumunda kaldı. Adama Traore'nin yaptığı ortalar ve oyunun o bölgesinde rakipten bir adım önde olma çabasının bir sonucu olarak Jordi Alba'nın hücum katkısı vermesi, Galatasaray'ın defansif aksiyonu iyi yaptığının göstergesi. Bu noktada Marcao ve Victor Nelsson tandeminin yaptığı işi takdir etmek gerekiyor. Topu kendi bölgesinden çıkarma, ikili mücadele kazanma gibi defansif aksiyonların tümündeki başarıları ile 1. bölgedeki hakimiyetlerinde rakip hücum hattından fersah fersah ileride olan ikilinin yanına, yaşanan birkaç aksiyonun tümünde kalesini başarıyla koruyan Inaki Pena'da eklenince, Galatasaray rakibin skor üretmesine izin vermedi.
Tüm bunların yanında bahsedilmesi gereken bir diğer şey oyuncu tercihleri. Süpürülen toplarda patlayıcı gücü ve hızıyla oyunu rakip yarı alana yıkma noktasında Kerem'in alacağı rolün şüphesiz bir önemi vardı ancak, top tekniği ve bireysel repertuvarı yüksek iki oyuncu Babel ile Feghouli'nin tercih edilmesi de oyunun soğutulması noktasında önemli yer tuttu. Topu genellikle 3. bölgede tutmak isteyen Galatasaray, kimi zaman rakibin önde kurulan defansı yüzünden bunu 2. bölgede yapmak zorunda kaldı, kimi zamansa bunu 3. bölgenin merkezinde yaptı. Galatasaray için temponun düşük olması büyük bir avantajdı ve ikinci yarının başındaki Barcelona performansı dışında, Galatasaray'ın isteğinin dışında bir tempo artışı gözlemlenmedi. Galatasaray'ın performansını ekseriyetle değerlendirdiğimizde göze batan tek olay oyuncuların Barcelona karşısındaki heyecanı olabilir. Özellikle genç oyuncular Kerem, Berkan ve oyuna girdiği 68. dakikadan sonra ayakları titreyen Emre Kılınç buna örnek gösterilebilir. Yine de Nou Camp gibi bir sınavdan bunun bir tahribatını görmeden atlatmanın iyi olduğunu düşünüyorum.
Eşleşmenin ikinci ayağı İstanbul'da ve bu kesinlikle Galatasaray'a bir seyirci avantajı tanıyacaktır. Barcelona karşısında ilk maçta oynanan oyunun 1. bölgeden uzun toplarla oynanan bir hâlini oynamak rakip karşısında avantajlı olmamızı sağlayacaktır. Ayakları daha çok yere basan, Nou Camp tecrübesinden iyi notlar çıkarmış Kerem gibi oyuncuların etkinliklerinin daha çok olacağını düşünüyorum. Eşleşmede halen favori olan Barcelona ve Napoli eşleşmesinde de evlerinde oynanan ilk maçta berabere kalıp, İtalya'da farklı galip gelmişlerdi. Yine de Galatasaray'ın Avrupa'da oynadığı oyun aşikâr, ki bu farklılıkların temel sebebi kapalı/açık savunma ayrımı. Açık savunmayla ve geniş bir oyun boyuyla oynayan Barcelona'yı doğru anlarda yakalayıp, yakalanan pozisyonları değerlendirmek bizim için iyi olacaktır. Zannımca, pozisyonların değerlendirilmesi için tecrübesi ve yay golcülüğü ile ikinci maçta Bafetimbi Gomis tercihi daha doğru olacaktır. Umarım ki ilk maçta gösterdiği antitez başarısıyla bu skoru elde eden Domenec Torrent, ikinci maçta da aynı başarıyı gösterir ve futbolun beklenmedikliğini herkese kanıtlar.