Ana içeriğe atla

"Beşiktaş'ın Yeni Teknik Direktörü Valerien Ismael": Kariyeri, Oyun Anlayışı, Yönetim Anlayışı, 3-4-3

Beşiktaş sezonun kalanının ve ilerleyen sezonların çehresini büyük oranda değiştirecek bir reforma imza atarak teknik direktör Valerien Ismael ile 1+1 yıllık olmak üzere sözleşme imzaladı. Henüz bir ay önce Önder Karaveli hakkında yazdığım yazıda kendisinin sergilemek istediği profilin mevcut kadro bütünlüğünden alınabilecek randıman çerçevesinde güvenlikli bir oyun oynayan, mevcut sezonu idare etmek isteyen bir teknik direktör profili olduğunu ve bu kapsamda sezonun tümü ele alınmadan kendisinin akıbetine karar verilmemesi gerektiğiydi. Ancak Önder hoca özellikle sosyal medyanın Türk futbolundaki etkisinin günden güne arttığı günümüzde hem oyuncu tercihleri, hem de oyun karakterinin Beşiktaş gibi bir takıma uymadığı gerekçesiyle bu sosyal medya cenderesinin eleştiri odasının ortasındaydı. Nitekim Hatayspor maçının da nihayete ermesiyle birlikte ismi hızla cereyan eden Valerien Ismael bugün itibariyle Beşiktaş'ın resmi olarak teknik direktörü oldu.

Valerien Ismael'in kariyerine ve yapabileceklerine gelmeden önce kendisinin Beşiktaş'ın teknik direktörü olmasıyla nihayete eren sürecin oldu bitti ile açıklanabileceğini düşünmediğimi söylemem gerekiyor. Önder Karaveli'nin görevde kalmasına karşıt olan grupların yarattığı çatlak belli ki hocaya sabır gösterilmeyecek noktaya gelmiş ve Ceyhun Kazancı'nın önderliğinde böyle bir çözüm planlanmış. Tabii Önder Karaveli'nin kendisinin görevden ayrılmak istediği gerçeği de söz konusu, ancak görevi geldiği günden bugüne kendisinin yıpratıldığını kabul etmemek de bence çocukça olur. Türk futbolunun karakterine, köklerine işlemiş olan bu sabırsız tutum kısa vadede de uzun vadede de kulüplerin zararınadır. Futbolun günden güne grift ve komplike bir hal aldığı 2022'de taraftar da bu dinamik değişimlere ayak uydurması gereken takımlarımız oyun anlayışı ve kültür oturtmasını bekler. Tam olarak tezatın oluştuğu nokta da gidenin yapmak istediklerine sabır göstermeyenin, doğru işler yapmak maksadıyla göreve gelmiş ancak otoritesi kuvvetsiz isimlere de göstermeyeceği gerçeği.

Bu köklü eleştirinin ardından Valerien Ismael ismine geçelim. Alman futbol coğrafyasının içinde kendisini var etmiş bir Fransız kendisi. Kariyerli bir futbolcu ve çalıştığı takımlarda iyi bir figür olduğunu hem oynadığı takımlar, hem de kendisini futbolculuktan saha kenarı görevine iten süreçten yola çıkarak söylemek mümkün. Strasbourg altyapısı ile başlayan kariyerinde Crystal Palace, Werder Bremen ve Bayern Münih gibi takımlarda oyuncu olarak görev alırken, kariyerinde oyuncu olarak yer aldığı son takım Hannover'de kariyerinin noktalaması ile birlikte idari bir görev onu bekledi. 2 sene yönetim kurulunda aldığı görev ve 2. takım çalıştırdığı 2 seneden oluşan 4 senelik Hannover macerası onu Wolfsburg'un 2. takımının başına geçiriyordu. Burada gösterdiği başarı o dönem Bundesliga 2'de yer alan Nürnberg'e taşısa da, onun bu dönemi iyi hatırlanacak bir not olarak kayda geçmedi. Tekrar Wolfsburg II'ye döndüğü yılın ertesi senesinde 3,5 yıllık görev süresinin ardından görevinden ayrılan Dieter Hecking'in boşluğunu doldurmak maksatlı Wolfsburg'un dümenine geçen Valerien Ismael burada da oyun karakteri oturtacak bir süre geçirmedi ve 1,5 senelik bir inzivaya çekildi.

Bu 1,5 senenin ardından Yunanistan'da Apollon Smyrnis takımının görevini devralsa da burada başkanla yaşadığı problem onu 2 aylık bir görevden öteye taşıyamadı. Bu noktaya kadar, kariyerinde bir takımda tutunma ve proje yaratma konusunda başarısız bir isim hüviyeti çizen Fransız hocanın tekrar bir proje bulması absürt karşılanabilir ancak kendisinin LASK Linz'in başına geçmesi için Ismael'e referans olan şeyin LASK Linz'in Oliver Glasner ile denediği teknik direktörlük sistemi olduğunu düşünüyorum. 2015 ile 2019 yılları arasında LASK'ı çalıştıran ve günümüzde Eintrach Frankfurt'un teknik direktörlüğünü yapan Oliver Glasner, çalıştığı süre içerisinde kulübün sportif biriminin de başı konumundaydı. 4 yıl boyunca kulübün hem teknik konularıyla hem de sportif konularıyla ilgilenen Glasner, Avusturya İkinci Liginde bulunan LASK Linz'i bir üst lige taşıyarak burada 2.'lik derecesi elde ederek kendisini Almanya Bundesliga'ya, Wolfsburg'a götürüyordu. O gün itibariyle Hannover'de yönetim görevi ve altyapı görevleri de elde etmiş, oyunculuk dönemi kariyerli bir isim olan Valerien Ismael'de bence bu sebeplerle LASK'ta görev alma şansı etti. Burada özellikle Avrupa karnesi iyi bir performans sergileyen ancak sezonun sonunda görevini Dominik Thalhammer'e bırakıyordu. 

LASK'taki başarısı pek tabii ki Avrupa'nın pek çok ligindeki takımların dikkatle izlemesine sebep verecekti. Kendi kariyer çizgisini LASK'ta edindiği görev neticesinde şekillendirmek isteyen Ismael için bu görev tanımının (menajer) ana vatanı İngiltere biçilmiş kaftandı. Championship'in kalburaltı ekiplerinden Barnsley'in başına geçen Ismael'i günümüzde geldiği noktaya getiren bir diğer kilometre taşıysa buradaki 8 ayı oldu. Oldukça mütevazı, yetersiz de denilebilecek bir kadro ile Championship gibi temposu yüksek bir ligde istikrar tutturarak Play-Off potasına girme şansı elde eden Ismael'in Barnsley'i, burada Swansea'ye şanssız bir eşleşme sonucunda elenerek sezonu beklentilerin yukarısında sonuçlandırıyordu. Bu başarısı Premier Lig'e veda ederek alt lige düşen West Bromwich Albion'un kendisini tazminat ödeyerek göreve getirmesine vesile olsa da, The Hawthorn'daki görevi beklenilen uzunlukta ve beklenilen başarı segmentinde olmadı.

Gelelim kendisinin saha içinde oynayacağı oyuna ve yönetim biçimine dair fikirlerime. Kendisinin ismini ilk defa geçen sene Barnsley'in başındayken duyduğumda, hem Barnsley'in oyuncu kadrosunun kalitesini araştırmam hem de LASK Linz'e dair fikirlerim kapsamında oldukça heyecan verici bir teknik direktör hikayesi gibi gelmişti. Ki sergilediği profilden yola çıkarak kendisinin iyi bir proje planlamacısı olduğunu söyleyebiliriz ancak futbol iklimimiz için geçerliliği sorgulanabilir. Zira modern futbolun tüm dinamiklerini bekleyen, geçişleri, değişimleri ve tüm fraksiyonları ile birlikte doğru işlenmesi gereken bir oyun oynayan Valerien Ismael bir sorun çözücü değil. 3-4-3'ün çeşitli varyasyonları oynayan ve topa sahip olmak isteyen bu oyun, Beşiktaş kadrosunun dinamizmden uzak halini kaldırmayacak bir konumda. Önder Karaveli'nin eldeki malzemeye göre oyunu oynamaya çalıştığını söylerken göze aldığım parametreler de bu. Valerien Ismael, ekonomik düzenimiz ve bunun yarattığı tahribat üzere oyuncu alım gücümüz yettiğince ligimize gelmeye ikna edilebilecek isimler arasında heyecan vericilik dozajı üzerinden olumlu bir noktada, ancak oynatmak isteyeceği oyuna uygun profilli isimler bulunmadığı, yönetim ve camianın tümünün sabrının Önder Karaveli'de olduğu gibi erken tükendiği bir hikaye olursa, Valerien Ismael iyi hatırlamayacağımız bir macera olur. Yine de farklı oyun varyasyonlarını, heyecanlı maçları vaat eden bir hocanın ligimize katılması beni memnun etti. Umarım futbolumuzun gelişimi için iyi bir adım olur.

Bu blogdaki popüler yayınlar

Vincenzo Montella Mucizesi

Milli takım teknik direktörlüğü koltuğu, futbolun her döneminde o koltukta oturan kişi için ağırlık teşkil eden bir koltuk olmuştur. Bir bayrağı temsilen o koltukta bulunmanızla başlayan süreç, kulüp takımı görevinin görev kapsamından bağımsız pek çok zorluğu beraberinde barındırır. Milli takım görevi, Dünya futbolunda geçmişten beri tecrübesi yeterli ve insani becerileri gelişmiş, kulüp takımlarındaki özgeçmişi geçerli kişilere verilirdi. Kulüp takımları bazında beklentilerini yerine getirmiş, amiyane tabirle bu bağlamda kramponlarını asmış isimler Milli takımlar dünyasına giriş yapar, bu görevi kendileri için yeni bir meydan okuma olarak görürlerdi. Bu meydan okumanın, bu görevin ağırlığıyla eşleştiği temel nokta, kendini kanıtlamış isimlerin bir ülke futbolu yönetilirken bu ağırlığı daha kolay süspanse edebilecek isimler olmalarıydı. Zira kadroya dahil edilecek isimlerden tutun, ortaya konulacak oyun fikri, alınan sonuçlar ve bunun benzeri pek çok husus hem bulunulan ülk...

Fransa 1984: Platini'nin Turnuvası

Fransa Milli Takımı, son 20 yılın en başarılı ve istikrarlı takımlarından belki de ilki... Son yıllarda yaptıkları atılımlarla Dünya Futboluna sayısız genç futbolcuyu kazandırarak, futbolcu yetiştiriciliğindeki önder futbol ülkesi olmayı başaran Fransa, özellikle modern futbolu ihtiyacı olan atletizmi, oyun görüşü ve oyun aklı ile birleştiren oyun anlayışına uygun futbolcular yetiştirdiler, bu sayede de üst üste turnuva başarıları elde ettiler. 1998 Dünya Kupası ile başlayan 26 yıllık süre içerisinde, girdikleri 14 turnuvada 2 Dünya Kupası ve 1 Avrupa şampiyonluğu yaşadılar. Bunun dışında 2 Dünya Kupası finaline ve 1 Avrupa Şampiyonası finaline de adını yazdıran Fransa, bu süreçte Zinedine Zidane, Thierry Henry, Marcel Desailly, Franck Ribery, Karim Benzema, Didier Deschamps, Patrick Vieira, Antoine Griezzman gibi oyuncuların dışında, son jenerasyonun lider oyuncuları Kylian Mbappe, Aurelien Tchouameni, Eduard Camavinga gibi oyuncuları da Dünya futboluna kazandırdılar. Çok ...

"Bir Kupa Hocası": Simone Inzaghi

Dünya futbol tarihinde bazı teknik adamlar ucu kupaya giden turnuva yollarını diğerlerinden iyi yürürler. Bu teknik adamların kilit özelliklerini reaksiyon becerisi ve soğukkanlılık olarak nitelemek mümkündür. Özellikle çift ayaklı elemelerde 90 dakika üzerine kurgulanan plan kadar, 180 dakikalık yapılan bir program da takımı başarıya götürebilir. Özellikle elinizde beklentilerin nispeten düşük olduğu kulüpler olduğunda, eşleşmeleri kazanmaya dair pragmatik ve akılcı çözümler sizi başarıya götürüyor. Bunun en önemli örneklerinden biri de, bu sezon Şampiyonlar Ligi finaline uzanan Inter. En son 2010/11 sezonunda Son 16 turunun ötesini gören Inter, geçtiğimiz 12 sezona bir de UEFA Avrupa Ligi finali sığdırmış olsa da, 2009/10 sezonunda Mourinho önderliğinde yaşadıkları peri masalını tekrarlama noktasında yetersiz kalmışlardı. 2018 ve 2021 yılları arasındaki o üç sezonda değil Kupa 1'de ilerleme kaydetmek, gruptan çıkmayı bile başaramamışlardı. 2021 yılında Antonio Conte...