Bundan 2 ay önce göreve gelen Jorge Jesus, hem Türk futbolu hem Fenerbahçe için hepimizi heyecanlandıran bir isim olmuştu. Ofansif ve keyif veren oyun anlayışını Fenerbahçe'ye entegre edeceği ve bu entegrasyonun futbolumuza renk getireceği düşüncesi tüm Fenerbahçe taraftarlarını ve Türk futbolseverleri nezdinde bu birlikteliği önemli kılan yegâne faktördü. Bunun yanında Jorge Jesus, Fenerbahçe'ye Türk futbolundaki yerini hatırlatabilecek, Fenerbahçe'nin içinde bulunduğu döngüyü sona erdirip önüne bakmasını sağlayabilecek bir isim olarak görülüyordu. Nitekim kendisinin bu yoldaki talepleri geçtiğimiz 2 ayda yerine geldi ve ligin başlamasına çok az bir zaman kaldığını günümüzde, Fenerbahçe yepyeni bir kadro, yepyeni bir yapılanma ile - yeniden - yola çıkıyor.
Jorge Jesus'un oyuncu kullanımlarını, oyuncudan verim alma prensiplerini göreve geldiği dönemde bir yazı ile değerlendirmiş, Fenerbahçe'nin kadrosunun bu bağlamda küçük eklemelerle revize edilebileceğini ve bu oyuna hazır hale getirilebileceğini düşünmüştüm. Bu seviyede bir antrenör göreve getirildiğinde temel beklentinin de bu olması gerektiği kanaatindeyim. Sistemi mevcut oyunculara ve mevcut kadronun içine entegre edilen asgari seviyedeki yenilemelerle çekip çevirebilmesi, cevheri kaybolmak üzere olanı bu sistemin içinde geri kazanması ve kendini göstermeyi bekleyen oyuncuya bu sistemde kendini gösterme şansı tanıması büyük antrenörü, büyük hocayı tanımlayan özelliklerdir. Ancak son 2 ayda Fenerbahçe'de gerçekleşen gelişmeler bunun tersi istikamette hareket etmiş, kimisi ilk 11 kimisi rotasyonun parçası olarak değerlendirilebilecek tam 11 tane oyuncu kadroya katılmış. Bunların içinden satın alma opsiyonu kullanılmış Diego Rossi'yi ve takımın geleceği içerisinde yer alması beklenilerek kadroya katılan 19 yaşındaki Tiago Cukur'u dışarıda bırakırsak 9 isim. Peki kim bu isimler?
Kim Min Jae'nin satışı ve Attila Szalai'nin potansiyel satışının stoperde yaratacağı boşluğu doldurmak Marsilya'dan kadroya katılan Luan Peres ve Flamengo'dan kiralanan Gustavo Henrique, Luis Gustavo'nun yerine oyuncu eksikliği çeken (?) Jorge Jesus'un keza Gustavo Henrique'de olduğu gibi Flamengo'dan öğrencisi Willian Arao, 5,50 Milyon € verilerek Los Angeles FC'den opsiyonu kullanarak alınan ve geçtiğimiz sezon oynadığı 39 maçın 20'sini Sol Kanat'ta oynayarak bir hayli verimli de geçirmiş olan Diego Rossi rotasyonu dolduramadığı (?) için PSV'den kiralanan Bruma, On numara mevkisinde Arda Güler ve Pelkas'tan oluşan rotasyonun yetersizliğinden (?) dolayı 3,50 Milyon € verilerek transfer edilen Lincoln, takımın santrafor ihtiyacına direkt hizmet edebilecek (!) olan Joshua King, Jorge Jesus'un futbola kazandırmak istediği (?) Emre Mor, Galatasaray'la yarışa girilen, menajerlik oyunlarının, polemiklerin konusu olan Joao Pedro ve takımın ihtiyaç duyduğu devşirme olmayan (!) sol bek Ezgjan Alioski. Bu manzaradan gördüğüm şey 1 senelik sözleşmesi olan bir teknik adam için yaratılan riskli, kompleks ve olumsuz senaryonun Fenerbahçe'yi tekrar aynı döngüye sürükleyeceği bir yapı.
Yanlış anlaşılmasın, ben Fenerbahçe'nin mevcut transferlerinin hepsinin gereksiz olduğunu ve Fenerbahçe'ye fayda sağlamayacağını söylemiyorum. Örneklerle anlatmak gerekirse Lincoln'ün doğru işlendiği sürece Fenerbahçe'ye gelir kalemi elde ettirebilecek bir oyuncu olduğunu, Gustavo Henrique'nin ve Luan Peres'in hamle-denge stoper tandemini iyi karşılayan bir ikili olduğunu, Joao Pedro'nun Jorge Jesus'un önceki sistemlerinde santraforla yakın oynayan Bruno Fernandes, Giovinco ve Jonas segmentinde, kalitesiyle fark yaratabilecek bir oyuncu olduğunu, Willian Arao'nun da Flamengo performansının hiç de küçümsenmeyecek bir seviyede olduğunu düşünüyorum. Ancak bununla birlikte Arda Güler gibi bir marka değeri ve tavan performansı ile yapabileceklerini göstermiş olan Pelkas'ın on numara rotasyonu için işlenebilir olduğunu, Kim Min Jae için ödenen bedel kendisinden vazgeçmek için yeterli olsa da Attila Szalai'nin kadroda tutularak o tandeme eklenebilecek makul bir isimle devam edilmesi gerektiğini, Joao Pedro'nun alınması ne kadar doğruysa, Fenerbahçe'nin ihtiyacının Pedro ile ortaklık kuracak bir santraforken Joshua King'in gerekliliğinin sorgulanması gerektiğini, 25 yaşındaki Emre Mor'un 2 Milyon €'ya kadroya katılarak kazanılması çabasının yerine mevcut kadroda yer alan 22 yaşındaki Burak Kapacak'ın kazanılmaya çalışılması ve mevcut sistemin gerekliliği bir sağ kanatsa o mevkide şüpheye mahal vermeyen bir ismin kadro katılmasını yani bir cümlede toplamak gerekirse, ihtiyaca göre hareket edilen tüketim değil üretim odaklı bir çalışma güdülmesi gerektiğini düşünüyorum.
Fenerbahçe neredeyse her mevkisi kalabalık, kararsızlığın hadsafhada olduğu bir konumda. Geçen sezon gösterdikleri çıkışla dikkat çeken Miha Zajc ve Crespo ne olacak, Arda Güler ilk 11'de düşünülmüyor mu, madem sol bek alındı Ferdi orta sahanın soluna mı kaydırılacak, Dinamo Kiev eşleşmesinde ilk 11'de kullanılmış olan İsmail Yüksek, geçen sezon Avrupa'da Fenerbahçe'ye kaptanlık etmiş olan Mert Hakan, İrfan Can kadroda yer bulacaklar mı? Daha sistemle ilgili sorulara dahi geçemedik. Bu da demek oluyor ki Fenerbahçe'de bir karmaşa var ve başarısızlık ihtimalinin, Jorge Jesus'un sonraki sezon devam edip etmeyeceği ihtimalinin düşünülmediği çok açık. Futbolumuzun bir adım daha öteye gidebilmek için kullanması gereken yolun bu örnekte olduğu gibi tüketimden çok, Arda Güler'lerin, Emirhan İlkkan'ların Avrupa'nın gözünün içine sokulmak için ve büyük paralar kazanmak için planların merkezlerinde olduğu, kaybedilmeye yüz tutanın gün yüzüne çıkarıldığı bir üretim sistemi olduğunu düşünüyorum. Fenerbahçe'nin saha için işleyişini de bir yazıda değerlendireceğim ancak, şu anda gördüğüm sportif çalışmanın yetersiz olduğunu, Fenerbahçe'nin yarınını düşünmeyen bir transfer oburluğu içerisinde olduğunu düşünüyorum.