Galatasaray yazın başından beri çabasında olduğu kabuk değiştirme sürecini sezonun arefesine geldiğimiz günlerde de sürdürüyor. Okan Buruk'un ofansif oyun anlayışı doğrultusunda çok yönlülük arz eden bir orta saha ve defans yapısının yanı sıra, verimliliği yüksek bir hücum hattı da yaratmaya çalıştı ve çalışmaya da devam ediyor sarı-kırmızılı ekip. Savunmaya Sevilla'ya transfer olan Marcao'nun yerine Konyaspor'dan Abdülkerim Bardakçı, geçtiğimiz sezonu kanayan yarası olarak nitelendirebileceğimiz orta sahaya ise Porto'dan Sergio Oliveira ile AZ Alkmaar'dan Midsjtö'yü transfer eden Galatasaray için, son günlerde iki ismi daha gündeme geldi. Birisi günlerdir transferi üzerinde çalışma olduğu ve hatta çeşitli kaynaklara göre transferinin tamamlandığı iddia edilen Arsenal'in Uruguaylı orta saha oyuncusu Lucas Torreira, ikincisi ise Napoli ile 9 yıllık birlikteliğine bu yaz son veren Dries Mertens.
Öncelikle Galatasaray'ın yeni transferlerle değişen ve gelişen yapısına tekrar göz atalım. Önceki sezon Galatasaray'da net bir biçimde en sorunsuz işleyen yapı Marcao ve Nelsson'un oluşturduğu stoper ikilisiydi. Bu yapı artık Avrupa'ya transfer yapmak isteyen Marcao'nun isteğinin gerçekleşmesi ve 12 Mn € karşılığında Sevilla'ya transfer olması oldu. Yerine Konyaspor'un geçtiğimiz sezonki başarısının iskeletini oluşturan isimlerden, ki bence bir Anadolu takımının başarısının dayandığı asgari gereklilik olan iyi işleyen defansif yapının Konyaspor nezdinde organizatörüydü, bunun yanında da Marcao ile benzer oyun içi özellikleri olan Abdulkerim Bardakçı transfer edildi. Hazırlık döneminde de değerlendirilen Abdülkerim Bardakçı, yapıya uyum sağlamaya olan çabasını sürdürüyor ve bence çok geçmeden bu yapının iyi çalışan dişlilerinden birisi olmayı başaracaktır. Buraya neden büyük bir parantez açtık, zira Galatasaray'ın işlemeyen orta saha yapısını bir nebze kurtaran yegâne faktör Marcao'nun 2. bölge sınırlarına deplase olup oyun kurulumunda Galatasaray'a konfor yaratmasıydı. Okan Buruk'un oyun sisteminde geriden oyun kurulumu beklere atılan yerden ve akabinde gerek kanatlara, gerek merkeze atılan uzun toplarla sağlanıyordu ancak Galatasaray'ın mevcut transfer hareketliliğinin yoğunlaştığı isimlerden yola çıkarak, merkezin daha aktif kullanılacağını, 3. bölgedeki set hücumlarına katılan hem bek hem kanat oyuncuları ile de yayda çeşitlilik yaratılmaya çalışılacağı anlaşılıyor. Midsjtö'nün Galatasaray'ın orta sahasına çeşitlilik katmak, ön alan baskısı gibi oyun içinde karşılaşılması beklenen çeşitli şartlara uyum sağlamak amaçlı transfer edildiğini tahmin etmekle beraber, Sergio Oliveira'nın yanına entegre edilmeye çalışılan ismin, Sergio Oliveira gibi defansif oyun becerisini teknik kapasiteyle birleştirme kabiliyeti olan bir isim olması da bu fikri kafamda netleştiren şeylerden biri oldu. Bu isim yazının ilk paragrafında ifade ettiğim Lucas Torreira.
Lucas Torreira, Uruguay'ın Wanderers takımında yetişmiş, henüz 18 yaşındayken İtalya'nın Pescara kulübünün U18 takımına kazandırılarak, kariyerini İtalya'da inşaa etme şansı verilmiş bir isim. 2014 yılında adım attığı İtalya'da, 2018 yılına uzanan süreçte Pescara ve Sampdoria'da gösterdiği performansla Arsenal'in dikkatini çeken Torreira, 29 Mn € gibi bir bedelle İngiltere'nin yolunu tuttu. Burada, 2018/19 sezonunda ana planın parçası da olduğu, iki sezon geçirse de 2020/21 sezonunda Arteta'nın Thomas Partey'i takımında görmek istemesi üzerine kendisi de Thomas Partey'in geldiği Atletico Madrid'e kiralandı. Burada Diego Simeone'nin 4-4-2'sinde zaman zaman kendine defansif bir rol bulan Torreira, rotasyonun parçası olduğu Atletico Madrid'le şampiyonluk da yaşadı. Hemen ardından çıkışını yaptığı Serie A'ya Fiorentina'ya kiralanarak döndü. Burada geçtiğimiz sezon Spezia'ya oynattığı çarpıcı oyunla dikkatleri çeken ve Fiorentina'nın başına geçen Vincenzo Italiano'nun 4-3-3'ünün merkez orta sahası ve Italiano'nun birincil tercihlerinden de biri olacaktı. Italiano'nun yapısı değişken bir savunma yapısına sahipti ve İtalyan hocası kollektif bir oyun oynatıyordu çalıştığı takımlara. Torreira'nın bu takımın merkezinde yer alması ve tekrar maç ritmi kazanması bence kariyeri için büyük bir fırsattı. 26'sı ilk 11 olmak üzere 31 maça çıkan ve 5 gol 1 asistlik bir skor katkısı da veren oyuncu, sezon sonunda Arsenal'e geri döndü.
Bulunduğumuz noktada, Galatasaray'ın Torreira'yı bonservisiyle kadrosuna katma çabası, oyuncunun Galatasaray'ın orta sahasından asgari beklentisi olmak zorunda olan "transition" oyununu doğru oynaması, Sergio Oliveira'yla oyuncu profili ve teknik kapasite benzerliklerinin 3. bölgede çeşitlilik, hem 2. bölgede hem de oyunun tıkandığı noktalarda çözücülük katması bakımından nokta atışı niteliğinde. Yazının ikinci kısmında ele alacağım Mertens isminin de muhtemel transferinin, Galatasaray'ın ön alanda yakalayabileceği saha içi uyum ve Okan hocaya sağlayabileceği diziliş çeşitliliği Lucas Torreira ismini Galatasaray nezdinde oldukça iyi bir alternatif kılıyor.
Gelelim Mertens ismine. Avrupa'nın hatrı sayılır, bilinen oyuncularından olan Dries Mertens kariyerinin dönüm noktası olarak nitelendirebileceğimiz 2017/18 sezonuna değin çabukluğu ve tekniği ile dikkat çeken, fiziksel kapasitesi zayıf bir kanat oyuncusuydu. 2016/2017 sezonunda Maurizio Sarri'nin Higuain'nin ayrılması sonrası kendisini hücumun merkezine kaydırmasıyla birlikte müthiş bir sezon geçiren Mertens 28 Gol 9 Asistlik görkemli bir sezona imza atma başarısı gösterdi. 29 yaşından sonra edindiği bu rolde Napoli'nin gerek hedef santraforu destekleyen yardımcı santrafor oyuncusu, gerekse direkt olarak Sahte 9 rolünde derinde topla buluşarak 3. bölgede pozisyon yaratan forvet oyuncusu olarak performans veren Mertens, bu andan sonra hücumcu sezgilerini ve oyun görüşünü de geliştirerek, Napoli'nin yarışmacı kimliğini İtalya Serie A'da sürdürmesine yardımcı oldu. 2017/2018 ve 2018/2019 sezonlarında da minimum 20 gollük katkılar verdi, 2018'de Belçika ile iyi bir Dünya Kupası geçirmeyi de başardı. 35 yaşına gelen Mertens son sezonlarında da Napoli'nin kritik dönemeçlerinin, oyuncu kayıplarının aranan ismi, alternatif rolüyle dahi Napoli'nin önemli bir değeri olmayı başardı.
Sözleşmesinin bitmesi ile birlikte Napoli'den ayrılan ve boşa çıkan Mertens, ülkemizde Trabzonspor'un da gündemine gelmiş, haberler bir süre boyunca spor medyasında gündemi süslemişti. Mevcut durumda Mertens'in makûl bir sözleşme ile ikna edilebilmesi, her iki takım için de avantajlı olacaktır ancak, benim şu anda irdelemeye çalıştığım şey Mertens'in Galatasaray'a katabilecekleri. Öncelikle Mertens'in mevki çeşitliliği, kalitesi ile de birleşince Galatasaray'ın eline iyi bir koz veriyor. Tabii ki kendisinin Galatasaray'ın tek santraforlu bir planlamasının hedef golcüsü olacağını düşünmüyorum, ancak olası Torreira transferinin, Oliveira'yla birleşiminin Galatasaray'a sağlayacağı hem ofansif hem defansif konforun, Galatasaray'a çift dengeli orta saha tandem ve bir içte, bir hedef noktada konumlanan hücum ikilisinden oluşan 4-4-2 oyununu oynama şansı tanıyacağını düşünüyorum. Bu oyun Okan Buruk'un hedeflediği yoğun ön alan baskısını, takımın 2. bölge hakimiyetini ve saha içi uyumunu olumlu etkileyebileceği gibi, belirttiğim gibi bu Okan hocanın elindeki alternatiflerin sadece biri olacaktır. Okan hocanın temel bir planda sabit kalmayacağını, kenarda ve saha içinde sahip olduğu çeşitlilikte hem oyun içinde hem de maçların ve rakiplerin değişken şartlarına göre farklı formasyonları ve kaymaları uygulayacağını düşünüyorum. Bu yüzden her iki oyuncunun da potansiyel transferi nezdimde Galatasaray'a fayda sağlayacaktır. Bu iki oyuncunun transfer sürecini dikkatle takip edeceğim.