Liverpool'un 21. yüzyıldaki genel tablosunu bir inceleme altına alırsak, 2004 ile 2010 yıllarını kapsayan Benitez dönemini ve Jürgen Klopp'un 2015'ten 2024'e değin süren 9 yıllık deneyimini parantez içerisine almamız gerekir. 2005'te kazanılan tarihi Şampiyonlar Ligi zaferinin mimarı olan Benitez, bu büyük başarıya rağmen özellikle İngiltere Premier Ligi nezdinde takımı istenilen seviyeye getiremedi ve yıllar yılı Alex Ferguson döneminde Liverpool'la Manchester United arasında açılan makas daha da genişledi. Premier Lig öncesi dönemde Liverpool'un 18 şampiyonlukla en yakın rakibi Arsenal'a kurduğu 8 farklı üstünlük 1992 sonrası süreçte Alex Ferguson'un, United'taki atılımıyla kapanmış, dahası Manchester United gelişen 20 yıllık süreçte 13 şampiyonluk kazanarak İngiltere'nin bu anlamda lideri olmuştu. Manchester United'ın şampiyonluk rekorunu egale ettiği 2008-09 sezonunda 4 puanla şampiyonluğu kaybeden Liverpool, 2010'da İspanyol hocayla yollarını ayıracak ve akabindeki süreçte de büyük bir bunalıma girecekti. Ardından 2014'te Brendan Rodgers yönetiminde Manchester City'e kaybedilen travmatik şampiyonlukla birlikte iyiyden iyiye Liverpool'un kimliği zedelenmişti. 2015/16 sezonuna girildiğinde ilk 9 haftada 3 galibiyet 4 beraberlik ve 2 mağlubiyetle 10. sırada kalan Liverpool, Kuzey İrlandalı hocası Brendan Rodgers'la yollarını ayırmasının ardından o dönem itibariyle boşta olan Jürgen Klopp'a yönelmişti. İşte bu tercih o günden itibaren Liverpool'un kimliğini geri kazanmasının adımının atıldığı ve Liverpool için uzun süre sonra işlerin tekrar gelinem noktaya evrildiği andı.
Jürgen Klopp, Dünya futbolunun en önemli teknik adamlarından birisi ve futbolda geldiği bu tartışmasız konuma aşama aşama gelmiş, özel bir futbol adamı. Futbolculuk kariyerinde gözde bir oyuncu olmamasına rağmen insan yönetme becerileri ve futbola olan bakışının erken keşfedilmesi sonucunda futbolu bıraktığı 2001 yılının Şubat ayında direkt olarak Mainz'ın başına getirilen Klopp, bu görevi aldığında henüz 33 yaşındaydı. Mainz'ın başına geldiğinde mali olarak zorlanan ve Bundesliga 2'de dahi yarışmacı bir kimliği olmayan bir takımın teknik adamı olmuştu ve Mainz o gün itibariyle 2. Lig'de bile kalmakta zorlanıyordu. Belki de bunun bir sonucu olacak ki, işin kulübeyi yönetme yönüyle ilgili 1 gün bile tecrübesi olmayan 11 yıllık futbolcusunu ve kaptanını futbolu bırakmasının ertesi gününde kulübenin başına koydular. İlk sezonunu 14. sırada tamamlayan takımıyla ilerleyen 3 senenin sonunda kazandırdığı yarışmacı kimlikle Bundesliga'ya çıkaran Klopp, 37 yaşında artık bir Bundesliga takımının hocasıydı. Sıradaki 3 seneyi Bundesliga'da geçiren Mainz ve Jürgen Klopp, buna rağmen 2006/07 sezonunun sonunda tekrar Bundesliga 2'ye düştü. Bir sezonu daha takımıyla geçirmesinin ardından Jürgen Klopp, hayatındaki en önemli imzalardan birini atacak ve 2008 yılında Borussia Dortmund'un yeni teknik adamı olacaktı. Borussia Dortmund'ta karşılaşacağı tablo da pek farklı değildi. Şampiyonlar Ligi şampiyonu künyesi olan ve son sezonunu 13. sırada tamamlayan takım, benzeri bir senaryoda Mainz'ı ilerleyen yıllarda Bundesliga'nın gediklilerinden kılacak olan o karakterin kazanımındaki en önemli isim olan Jürgen Klopp'la kader birliği yaptı. Takımın o dönem mali anlamda sorun yaşamasından ötürü maliyeti düşük, ancak yüksek verim alınabileceğini düşündüğü isimlere yönelen Alman hoca, Neven Subotic, Lucas Barrios, Sven Bender, Mats Hummels, Robert Lewandowski, İlkay Gündoğan ve Shinji Kagawa gibi isimleri çok düşük bedellerle transfer etti. Bunun yanında altyapıdan gelen Nuri Şahin, Schmelzer, Mario Götze gibi isimleri de ana iskelete dahil etti ve bu formülle belki de o gün itibariyle mali yükümlülüklerini yerine getirmekte zorlanan bir takım için bu darboğazdan çıkışın en makûl yolunu izledi. Bu izlediği yolla birlikte sadece o gün Dortmund için gerekli olan iskeleti kurmuyordu, bunun yanısıra ilerleyen süreçte Dortmund'un mali olarak iyi durumda olan ve üretici kimliğiyle bir futbol fabrikasına dönüşmesini sağlayan yolu da açıyordu. 5 ve 6. sırada tamamlanan iki sezonun ardından 2010/11 sezonuyla birlikte 8 yıl sonra ilk şampiyonluğuna ulaşan Klopp ve öğrencileri, bu başarıyı bir sonraki sezon da tekrarlayacak, akabinde de 2013 yılında Şampiyonlar Ligi finalinde Bayern Münih'in rakibi olacaktı. 2 Bundesliga, 1 Almanya Kupası ve 2 Almanya Süper Kupası zaferiyle sonuçlanan, ancak en önemlisi Dortmund'un mali anlamda dibe çakıldığı noktadan tekrar Avrupa'nın gözde takımlarından birine dönüştüğü 7 yılın ardından, 2015'in Haziran ayında görevine veda eden Jürgen Klopp'un takım çalıştırmadan geçireceği Haziran ve Ekim arasındaki 4 aylık süreç, Liverpool göreviyle birlikte uzunca bir süre için son kez bölünecekti.
Bahsettiğim Klopp hikayesinin bu noktaya kadar çok basit bir matematiği vardı. Bir takım başarılıdır, günden güne rakipleri karşısında eriyerek güç kaybeder, Klopp gelir, takım tümüyle çehresini yeniler ve tekrar başarılı olur. O gün itibariyle futbol atmosferinde bu kadar net ve başarıyı garanti eden ikinci biri yoktu. İşte Liverpool'un ihtiyaç duyduğu o kimlik kazanımı ancak bu adamla vuku bulabilirdi. Ve nitekim istenen birliktelik yaşandı. Göreve geldiği anda bu işin belli bir zamanı talep ettiğini açık yüreklilikle tutkulu Liverpool taraftarına aktaran Klopp, günümüze gelen süreçte istediği zamanı ve çok daha fazlasını alacaktı. Sendeleyerek geçen 2-3 senenin ardından aynı formülle, Firmino, James Milner, Sadio Mane, Wijnaldum, Joel Matip gibi isimleri dahil ederek önce küçük çaplı bir operasyon yaptı. Mali olarak takımı rahatlatacak olan Sterling, Coutinho gibi satışlar yaptı. Ardından takımın esas iskeletini oluşturacak olan Mohamed Salah, Alisson Becker, Virgil Van Dijk, Andrew Robertson gibi hamlelerle günümüzde halen geçerliliğini koruyan oyun formülünü ve takım dinamiğini oluşturacaktı. Klopp'un önceki tecrübelerinden ayrılan en önemli nokta iyiyden iyiye futbolun zirvesi haline gelen Premier Lig'in mali imkanlarının genişliğiydi ve hoca için aklındakini oyun matematiğini kurgulamak için fırsatlar artacaktı. 2017/18 sezonu itibariyle ligde sürekli yarışan bir takım haline gelen Liverpool'da Mohamed Salah'ın artan formu, pozisyon ve top kazanma odaklı oyunda günden güne anlam ve önem kazanan Liverpool orta sahası, Salah ve Mane'nin üretkenliğini arttıran derinde konumlanan Sahte 9 Firmino profili ve Jürgen Klopp'un insan yönetimindeki becerisi, Pep Guardiola yönetiminde Premier Lig'de rakipsizleşmek üzere olan Manchester City'e bir antitez oluşturuyordu. Birbirini takiben iki sezonda gelen Şampiyonlar Ligi finali ve şampiyonluğunu, 2020 yılında Liverpool'un 30 yıl sonra kazandığı ilk İngiltere şampiyonluğu takip etti. Gittiği her yere başarıyı ve yenilenmeyi götüren Jürgen Klopp'un kariyerinde Liverpool da bir istisna oluşturmamış, Liverpool'un oyun gelişimi yalnızca Liverpool'u değil, tüm ada futbolunda futbola olan yaklaşımı ve 21. yüzyılın güncel futbol yaklaşımını değiştirmişti. 16 yıl sonra 2022'de kazanılan FA Cup ve aynı yıl 10 sene üstüne kazanılan ilk EFL kupası da Klopp'un başarılarından bazılarıydı. Kariyerinin evvelinde de açtığımız parantezi yine açarak, tüm bu nicel başarılardan öte, Liverpool'un Avrupa'nın zirvesine tekrar çıkışı tüm bu başarılardan çok daha önemli, çok daha direktti. 9 yılın ardından, bıraktığı bu eserle Liverpool'a da veda edecek olan Jürgen Klopp, tüm bu uğrak yerlerinde bir futbol kültünü inşaa etti ve bugün bildiğimiz, iyi kişilikli, rakibine ve takımına saygı duyan, pragmatik futbol aklını tüm bu becerileriyle birleştirip dünyaya futbolun en önemli ekollerinden birini kazandıran kişi oldu.
Gelelim böylesi büyük bir ismin yerini doldurması için anlaşılan Arne Slot'a... Arne Slot, futbolculuğunda Hollanda Ligi'nin kalburüstü bir ismi olmuş, hocalıkta da sırasıyla Cambuur, AZ Alkmaar ve rüştünü ispatladığı Feyenoord'la çalışmış bir isim. Feyenoord'la 6 yıl üzerine 2023'te şampiyon oldu ve 2022 yılında Konferans Ligi finaline çıkma başarısı gösterdi. Arne Slot'un oynattığı futbolu bilinen Hollanda futbol kültürünün, pozisyon merkeziyetçilik ve prese dayalı oyunla yoğun bir harmanı olarak yorumlamak mümkün. Klopp'un oyun anlayışına benzer bir anlayış olduğunu da söyleyebiliriz. Elbette böyle kulüplerde, kulüplerin imza isimlerinin ardından gelen kişiler için bir teknik adam otoritesi oluşturmak daha zordur, ancak Slot tercihini Liverpool'un Klopp'la süregelen oyun anlayışını teknik adamlar üstü, statik bir kimlik haline getirmek amacıyla açıklayabiliriz. Arne Slot 45 yaşında ve Klopp'un bugün futboldaki yerinde değil elbette, ancak Liverpool'u Klopp'tan ayırmak, Klopp'un açtığı yolu Liverpool üst kimliğinde birleştirmek şu noktada devamlılık için önemli. Bu tabloda bence Pep Ljinders gibi Klopp'la 10 yıl çalışmış, Liverpool'da uzun süre farklı görevlerle hizmet vermiş isimlere de gidilebilirdi, ancak Slot isminin de özellikle oyun anlamında tatmin etmediğini söyleyemem. Arne Slot geçiş sürecinde yaşanacak yalpalanmalara karşı muhafaza edilirse kısa, orta vadede Liverpool için kârlı olacaktır. Umarım dünya futbolu için hayırlı bir karar olur.