Alman futbolu için 1978, önemli bir bayrak değişimini işaret ediyordu. Takımı 1964'ten beri çalıştıran ve en özel başarılarında önemli bir yeri olan teknik adam Helmut Schön, görevinden ayrılıyordu. Sepp Harberger'in yardımcılığını yaptığı 1956-1964 yıllarının arasını kapsayan 8 yıllık süreç de dahil olmak üzere Alman Milli Takımı'nda 22 yıllık emeği olan teknik adam, görevinin başında çıktığı 139 maçta 87 galibiyet, 30 beraberlik ve 22 beraberlik alıyordu. Bu süreçte Dünya Kupaları tarihinin en çok maça çıkan teknik adamı olmayı da başaran 63 yaşındaki hoca için, artık milli takım hocalığı defteri kapanıyordu. Alman milli takımının hocası, Sepp Harberger'den itibaren hep hocadan yardımcısına geçen, istikrarın ve saha içi tecrübenin merkeze alındığı bir yöntemle belirlenirdi. Alman futbolunun ilk idealistlerinden Otto Nerz ile başlayan süreçte görev, 10 yılın ardından yardımcısı Sepp Harberger'e, onun ardından Helmut Schön'e ve 1978'e gelindiğinde Alman futbolunun yanısıra, Türk futbolunda da önemli bir yeri olacak olan Jupp Derwall'e geçmişti. Sistematik bir işleyişi olan Alman futbolu, bu bağlamda tecrübeyi de en önemli parametrelerden biri olarak merkeze alıyordu. Helmut Schön'ü yol ayrımına götüren süreçte son şampiyon apoletiyle gidilen 1978 Dünya Kupasına çeyrek final gibi erken bir turda veda eden Batı Almanya Milli Takımı, en son 1960'lı yılların ortasında Düsseldorf ve Saarbrücken'de çalışmış, 8 yıldır da takımın yardımcılığını yapan Jupp Derwall'i birinci adamlık koltuğuna getirmişti. Son Avrupa Şampiyonasında da finalde Çekoslovakya'ya kaybeden Almanlar, göreve gelen 51 yaşındaki Derwall'le çıkacakları ilk turnuvada, 1980 Avrupa Şampiyonası'nda, zafer bekliyorlardı.
Öte yandan bir kabuk değişimi de turnuvanın kendisinde yaşanıyordu. UEFA, 1980 Avrupa Şampiyonasıyla birlikte elemelerin sonunda 4 takımla oynanan turnuva modelini değiştirecekti. 1980 Avrupa Şampiyonası, sekiz takımla ve grup aşamasıyla oynanan ilk turnuva olacaktı. Bunun yanısıra, ev sahibinin elemelerden önce belirlendiği ilk turnuvaydı. Yeni konsepte göre, 7 gruba ayrılan 31 takım, her gruptan çıkan 7 grup lideri ve buna eklenen ev sahibiyle birlikte 8 takım turnuva finallerine katılacak, iki gruba ayrılan bu sekiz takımdan gruplarını lider tamamlayan iki takım direkt olarak finale, ikinci olan iki takım ise üçüncülük maçına çıkacaktı. Avrupa Şampiyonaları tarihinin ilk önceden belirlenen ev sahibi, 1978'de Dünya Kupasını dördüncü tamamlayan ve futboldaki yerini geri kazanmaya çalışan İtalya olacaktı. Böylece, yeni kurallarıyla 1980 Avrupa Şampiyonası elemeleri başlamıştı. Üç Britanya takımını bir araya getiren 1. Grupta rakiplerine karşı 8 maçta 7 galibiyet almayı başaran İngiltere, direkt olarak turnuva finallerine adını yazdırmıştı. 2. Grupta Avusturya ve Portekiz'in önünde lider çıkan Belçika, ev sahibi oldukları 1972'den sonra ilk kez turnuvaya katılım hakkı elde etmişlerdi. 3. Grupta, 1976 Avrupa Şampiyonası'nda dördüncü olmasının ardından 1980'e de katılmak isteyen Yugoslavya'ya bir sürpriz yaşatan İspanya, turnuvaya katılan üçüncü takım olmayı başardı. 4. Grupta takımları zorlu bir mücadele bekliyordu. 1978'de üst üste ikinci kez Dünya Kupası finalisti olmayı başaran Hollanda'nın dışında, 1974 Dünya Kupası gol kralı Grzegorz Lato ve Zbigniew Boniek gibi yıldızları kadrosunda barındıran Polonya ve Doğu Almanya'yı da barındıran 4. grup zor maçlara tanıklık etti. Grupta Polonya'ya karşı galibiyet alamayan Hollanda, son maçta Doğu Almanya'ya karşı deplasmanda maçı 2-0'dan 3-2'ye çevirmesinin sonucunda gruptan çıkmayı başardı. Son şampiyon Çekoslovakya ve Michel Platini'li Fransa'yı karşı karşıya getiren 5. Grupta, rakibine bir maçta mağlup olmasına rağmen çıkan taraf Çekoslovakya oldu. Milli Takımımızın olduğu 7. gruptan yeni hocası Jupp Derwall yönetiminde çıkmayı başaran Batı Almanya, üst üste üçüncü kez turnuvaya katılmayı başarıyordu. Tüm gruplardan ayrılan 6. grup, elemelerdeki en önemli sürprizlerden birisini barındırıyordu. Turnuvanın en başarılı takımlarından Macaristan ve Sovyetler Birliği'nin olduğu 6. grupta, ilk iki maçında Finlandiya ve Sovyetlere mağlup olmasına rağmen ilerleyen süreçte ivmesini arttıran ve flaş sonuçlara imza atan Yunanistan lider tamamlayarak, tarihinde ilk kez turnuvaya katılım hakkı elde ediyordu.
Böylece sekiz takımın da belirlenmesiyle 1980 Avrupa Şampiyonası finalleri başlıyordu. İtalya'nın ev sahipliğinde Roma, Milano, Napoli ve Torino şehirlerindeki stadyumlarda oynanacak turnuva, Roma Olimpiyat Stadyumu'nda Çekoslovakya ve Almanya'yı karşı karşıya getirecek maçla 11 Haziran'da start alıyordu. Turnuvanın A grubu, dönemin Avrupa futbolundaki önemli ülkeleri bir araya getiriyordu. Son turnuvanın iki finalisti Almanya ve Çekoslovakya'nın dışında, son Dünya Kupası finalisti ve Avrupa Şampiyonası üçüncüsü Hollanda da bu gruptaydı. Sürpriz lider Yunanistan'ın da olduğu grupta, Batı Almanya'nın göze çarpan bir kadro revizyonu söz konusuydu. 1978'de yer alan Almanya'nın 24 yaşındaki gözde forveti Karl-Heinz Rummenigge'nin yanısıra, Bernd Schuster, ilerleyen yıllarda Alman futboluna damga vuracak olan Klaus Allofs ve Ernst Happel'le altın yıllarını yaşayacak olan Hamburg'un yıldızı Horst Hrubesch Batı Almanya'nın kadrosundaydı. Turnuvanın açılış maçında Almanlar Çekoslovakya'yı Rummenigge'nin golüyle geçerken, Hollanda Kees Kist'in penaltı golüyle Yunanistan'ı yeniyordu. A grubunun ikinci haftasında oynanan Batı Almanya, Hollanda maçı 1970'lerin sonunu temsil eden turnuvada, iki ulus arasındaki futbol rekabetinin bitmediğini gözler önüne seriyordu. Klaus Allofs'un üç golüyle 3-0 geriye düşen Hollandalılar, son dakikalarda Johnny Rep ve van de Kerkhof'un golleriyle farkı bire indirse de bu maçta puan Batı Almanya'nın oluyordu. Roma Olimpiyat Stadyumu'nda oynanan maçta rakibini 3-1 mağlup eden Çekoslovakya, ciddi anlamda düşen liderlik iddiasını son maça taşıyordu. Son maçlara girilirken final konusundaki en iddialı takım Batı Almanya'ydı. Nitekim Hollanda ve Çekoslovakya'nın karşı karşıya geldiği maçta tarafların yenişememesi sonucunda, Yunanistan karşısında 1 puanla ayrılan Batı Almanya, A grubunu lider tamamlayarak Avrupa Şampiyonası finaline çıkıyordu. Çekoslovakya gruptan ikinci çıkarak, üçüncülük maçında oynama hakkı elde ediyordu. Öte yandan turnuvanın B grubu ev sahibi İtalya'yı, Belçika, İngiltere ve İspanya ile buluşturuyordu. Daha denk kadro dinamiklerine sahip takımların olduğu B grubu, herkesin turnuva finaline çıkma potansiyelinin olduğu bir gruptu. Nitekim rakiplerine karşı mağlubiyet almayan iki takımdan Belçika ve İtalya, puan ve averaj istatistiğinde de denk olmayı başarıyor, ancak rakibinden daha fazla gol atan Belçika, finalin Almanya'yla beraber diğer tarafı oluyordu.
Final için durak Roma Olimpiyat Stadyumu'ydu. Açılışı Çekoslovakya'ya karşı yaptığı stadyumda, bu kez takımında Jan Ceulemans, Raymond Mommens ve Eric Gerets gibi kendi futbol tarihlerindeki önemli oyuncuları barındıran Belçika karşısındaydı. Batı Almanya, Belçika karşısında hayli tecrübeli ve istekliydi. Nitekim Hrubesch'in golüyle 10. dakikada öne geçmeyi de başardılar. Bu dakikadan sonra her iki takımın da birbirini tarttığı, kompakt kaldığı bir oyun söz konusuydu. Club Brugge'ün orta sahası Vandereycken'in 75. dakikada penaltıyla attığı gol, skoru eşitliyordu. Ancak son dakikaya kadar oyunu kovalayan Batı Almanya'da Hrubesch, tekrar sahneye çıkıyordu. Üç yıl sonra Hamburg'un kazanacağı Şampiyon Kulüpler Kupası finalinde sahaya kaptan olarak çıkacak olan Horst Hrubesch, Batı Almanya'ya üst üste üçüncü finalinde ikinci kez Avrupa şampiyonluğunu kazandırıyordu. Bu şampiyonluk Batı Almanya için, futbolun yaşadığı dönüşümlerde bile halen ayakta kalan taraf olma anlamına geliyordu. Futbolun ilk kez "catenaccio" ile çalkalandığı yıllarda arka planda kalan Almanlar, futbolda defansif kimliğin ve defansif aksiyonun tekrar önem kazandığı 1980'li yıllara bu kez Avrupa Şampiyonu olarak giriyordu. Sonraki yıllarda Alman metodolojisini ve Alman futbol disiplinini Türkiye'de uygulayacak olan Derwall, Galatasaray'la 14 yıl sonra ilk lig şampiyonluğunu kazanacaktı.